top of page
Yazarın fotoğrafıGökhan Demir

ŞİİR ÜLKESİ KIBRIS



Tarihiyle, kültürüyle, özgünlüğüyle, barış içinde, bir arada ortak yaşama geçmişiyle,

Sözlerden kalplere akan bir coğrafyadır Kıbrıs.

Akdeniz’in orta yerinde, engin bir denizde, adaların tümü gibi sınırlılık hissi içinde,

Biraz gözü yaşlı görünse de, cıvıl cıvıl, neşeli, enerjik bir adadır Kıbrıs.




Bir de bu eşsiz adanın üçte birini kaplayan, filmlere konu olabilecek öyküsüyle,


Dünyanın en minik cumhuriyetlerinden biri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti…


Varla yok arasında, geçmişle bugün arasında,

Yeni ile eski arasında, tükenmişlik ile umut arasında,


Gözyaşı ve sevinç arasında,

Şiirli, sanatlı, esprili, trajik,dobra,heyecanlı insanıyla Kıbrıs.


Seviyoruz, gidiyoruz, geliyoruz, bizden.

Ne zaman ayak bassak kendimizi evimizde hissettiğimiz.


Üstüne konuşurken dahi heyecanlandığımız,

Diğer yarımız.


Ana Vatan, yavru vatan döngüsü içinde hayalleştirirken,

Bazı gerçeklerini de ıskaladığımız

Düş ve şiir ülkesi Kıbrıs.


Renkli kalemlerle, harita üstünde sınırlarla bölünmüş haritalarla tarif edilmeye çalışılan,

Ancak insanların kalplerinin kalemlerle, haritalarla, anlaşmalarla bölünemediğini

Kendi gözlerimizle gördüğümüz bol renkli bir resim Kıbrıs.

Dünya egemenlerinin, dünya stratejik planlarının bir parçası olarak,

Akdeniz için stratejik bir basamak tahtası,

Ticari ve askeri bir üs durumuna getirmek istedikleri için de,

Ada halkını demografik ve sosyolojik bir deney tahtası haline getirdikleri bir coğrafya.


Konu insan olunca, strateji durur, sosyoloji durur, siyaset durur, ticaret durur.


Kalpler konuşur…


İnsanı rengiyle, diliyle, diniyle, milliyetiyle, kültürüyle bölemezsiniz.

İnsanı belki geçici bir süre bunlarla oyalarsınız ancak bunlarla senelerce ayıramazsınız.

İnsan komşudur, insan sevecenliktir, insan paylaşır, insan yardımlaşır,

Ve en önemlisi,

İnsan ders alır.


Kıbrıs dersini aldı.


Artık stratejiler duracak, siyaset duracak, yüzeysel düşmanlıklar değil,

Ortak yaşam konuşacak.

Aslında zaten konuşan hep Odur.

Aslında bölündüğü zannedilen ada halkının ne kadar iç içe olduğunu görünce,

Şaşırmıyorsunuz.

Binlerce senedir bir arada yaşıyor bu insanlar.

Yeni geleniyle, gideniyle, kalanıyla, gelecek ve gidecek olan nüfusuyla,

Aslında tüm diğer coğrafyalar gibi, ama daha da özgün.


Lefke’den Girne’ye, Lefkoşe’den Gazi Magusa’ya

Oradan Larnaka’ya, Baf’a, Limasol’a.



Kuzeyden güneye, doğudan batıya Kıbrıs adası aslında bir ve bütündür.


Tarihi ortaktır, geçmişi ortaktır, Aklıselimdir, Zekâsı işlektir Ada insanının.

Bir adada ve bir arada yaşamak hoşgörü ister, tevazu ister, sevgi ister, yaratıcılık ister.

Kıbrıs’ta bunların hepsi vardır.

Dövünmek zamanı geçmiştir.

Yepyeni bir vizyonu var Kıbrıs’ın.

Öğrendik ki, Gazi Magusa’da yeni projeler var.

Liman dev bir Cruise limanı haline gelecek.

Bölge çok daha fazla ziyaret edilecek,

Bir arada yaşama kültürünü simgeleyen

Çok sayıda değerli tarihsel ve kültürel yapı formu bulunuyor.


Aynı zamanda daha geçen sene açılan Kapalı Maraş bölgesi eski ismiyle Varusha,

Muhteşem bir Dark turizm noktası olarak bambaşka bir biçimde düzenlenebilir.

Hatta kontrolü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde olan, ancak genel olarak İngiliz ve Rum yatırımcılara

Ait olduğundan dokunulmayan kapalı Maraş bölgesi yatırımcıların geri çağırılmasıyla,

Hareketlendirilebilir bile.

10.000 yatak kapasitesine sahip oteller, çok kısa bir çalışmanın ardından açılabilir dahi.

Yeter ki zihnimizi bulandıran, geçmiş takıntılarından ve gelecek endişelerinden sıyrılalım.



Girne’nin plajları, Lefkoşa’nın tatları,

Gazi Magusa’nın tarihi surları ve iç Kalesi,

Lala Mustafa Paşa’nın cami olarak koruduğu Katedral,

Kilise görünümlü camiler,

Dini ve sivil Mimarisi ve kültürü ile Lefkoşe,

Girne’de dev bir manastır kompleksi ve şirin köyüyle Bella Pais( Güzel Ülke),



Larnaka’da Hala Sultan Tekkesi, Aziz Lazarus Kilisesi

Limasol’da Koirion Antik Kenti , Kolossi Kalesi

Baf’ta Baf Kalesi…



Aslında çok da basit bir şeyden bahsediyorum.

Her iki taraf arasında geçişin turistler için de kolaylaştırıldığı,

Gerek yeni ve modern donanımıyla Ercan Havaalanından,

Gerek Güneydeki Larnaka Havaalanına gelen yolcuların ada içinde özgürce hareket edebildiği,

Gelişmiş bir turizmle adanın her iki tarafında ekonominin canlandırıldığı,

İnsanların özgürce yan yana gelebildiği bir Ada.


Unutmayalım her şey düşle başlar…

Ve gerçeğe dönüşür.

Ben şimdiden Gazi Magusa’ya yanaşan dev Cruise gemilerini,

Oradan Larnaka’ya da hareket eden servis otobüslerini,

Türkçe, İngilizce, Rumca konuşan ada sakinlerinin,

Beraber çalışıp, beraber kazandıklarını,

Çayların sabah türk kahvesinde, akşam rum kahvesinde

İçildiğini görebiliyorum…


Çok mu abarttım?

Evet belki.

Ancak artık şikâyet ve mızmızlık zamanı geçti.


İşe tarafsız Ada insanının kalbini ortaya koyarak,

Ortak bir projeyle duygu sömürüsünden uzak,

Bölen değil, birleştiren,

Kalpleri soğutan değil, ısıtan,

Duyguların kontrolünde değil,

Duyguları kontrol ederek, bir aradalığı vurgulayan

Ortak bir film projesiyle başlanamaz mı?


Kıbrıs’a hep gitmeli, hep değmeli, hep konuşmalı.

Kıbrıs çok özgün bir örnektir.

Kıymeti bilinmeli…

















42 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Post: Blog2_Post
bottom of page