Yafa her şeyden önce mistik bir şehir.
Tevrat'ta, İncil'de ve Kuran'daki Jonah- Jonas - Yunus kıssalarının geçtiği,
kimine göre bir büyük balık ya da bir balina tarafından yutulan Yunus Peygamber balığın karnından burada
kıyıya bırakılmıştır.
Yüzünü Akdeniz'e sırtını ise Batı Şeria'ya vermiş eski Yafa şehir merkezi ve liman sonra kurulacak olan Tel Aviv'in merkezidir.
Ya da bir başka deyişle yeni yerleşim kurulduğunda Bahar Tepesi anlamında Tel Aviv ismi verilmiş, şehrin eski merkezi ise Yafa ismiyle anılmaya devam etmiştir.
İsmini Nuh Peygamberin oğullarından biri olan Yafet ya da Yafes'ten aldığı söylenegelir.
Yafa limanı Süleyman Mabedinin yapımında kullanılacak olan Lübnan Sedir ağaçlarının
getirildiği liman şehridir.
Pek çok mitolojik efsaneye, dini anlatıya ev sahipliği yapar da mistik olmaz mı şehir?
Caddelerinde, dükkanlarında, pazar yerlerinde hep bu anlatıların izini sürersiniz.
Her manzara sizi binlerce yıllık bir yaşanmışlığa götürür.
Tarih, coğrafya, mitoloji, dinsel anlatılar hepsi el ele vererek sizi bir zaman
tünelinin içine çeker.
Kimler kimler belirir bu tünelde.
Sanki mahşer yeri; bir de bakarsınız herkes buradadır.
Gemileriyle Akdeniz'e açılan tacir Fenikeliler, Krallarının peşinden bir an için ayrılmayan
sadık Persler, yaşlı tarihçi Plinius, bir sahnede Yunus Peygamber balığın karnından çıkarken,
bir diğer sahnede Süleyman Peygamber Mabedinin yapımı için Lübnan'dan gelen sedir ağaçlarının gemilerden indirilmesine nezaret ediyordur.
Pazar yerinde Aziz Petrus'a rastlayabilirsiniz ya da Büyük İskender'in generallerinden birine.
Araplar da buradadır Haçlılar da.
Romalılar her zamanki gibi imar faaliyeti ile meşguldür.
Velhasıl Yafa mistik olduğu kadar turistik de bir şehirdir.
Eski liman şimdi bir el sanatları merkezidir.
Yıllarca Yafa portakalının yüklendiği bu limanda artık bir gemi göremezsiniz belki ama
sahile doğru yöneldiğinizde o içinize işleyen rüzgarda gemi halatlarının gıcırtılarını duyabilirsiniz.
Yeni kurulan Tel Aviv'e on dakikada geçebilir,
on dakikada binlerce yıllık bir zaman sıçramasıyla
bugünkü modern dünyanın en ilginç şehirlerinden birinin merkezinde bulursunuz kendinizi.
Yafa hem Arap'tır, hem Yahudi , hem Türk'tür, hem Hristiyan, Hem geçmiştir, hem şimdi.
Duaların birbirine karıştığı , ticaretin engel tanımadığı,
turistlerin caddelerinde fink attığı bir şehirdir Yafa.
Geçmişle geleceği buluşturan şehirler tarihi bir özettir aslında.
Neleri yapmak gerektiğinin ve neleri yapmamak gerektiğinin el kitabı gibidir.
Mistik şehirlerde bulunmak ve o havayı solumak ayrı bir neşedir.
Dünyanın nefes alışını duyar caddelerinde yürürken o kan basıncını
hissettiğiniz damarların içinde bulursunuz kendinizi.
Hem filmin içinde rol alır, hem de konforlu bir sinema salonunun rahat koltuklarında
sırtınızı dayar filmi izlemeye koyulursunuz.
Yafa gibi şehirler size hem kalabalıkta yaşamayı hem yalnız olmayı öğretir.
Bazen çok olmayı bazen de yok olmayı deneyimletir.
Okumayı öğrenirsiniz.
Kitaplardan değil de insan yüzlerinden.
Her yüzün binlerce anısını bir saniye içinde download edersiniz bir bakışta.
Yafa yalnızca bir şehir değil,
iyinin ve kötünün güzellemesidir.
İyiye ve kötüye dair inançlarınızın tuzla buz olduğu bir şehirdir.
Geçmişle geleceğin arasında,
Doğru ile yanlışın kol kola girdiği,
İbrahim Peygamberin Nemrut'la söyleştiği,
Musa Peygamberin Firavunla kol kola gezdiği,
İyinin ve kötünün ötesinde mistik bir şehirdir Yafa.
Gezilmez
Zevk edilir...
Comments