top of page
Yazarın fotoğrafıGökhan Demir

İBRAHİM MAKAMI: Makamsızlık




İbrahim Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam gibi İbrahimî dinlerin ortak atasıdır. Yahudilikte, Yahudiler ile Tanrı arasındaki özel ilişkinin kurucu babası, Hristiyanlıkta, Yahudi ya da Yahudi olmayan tüm inananların ruhsal atası, İslam'da ise Hz. Adem ile başlayan ve Hz. Muhammed'de sona eren peygamberler zincirinin bir halkasıdır.




Değerli dostlar,

Bugünkü yazımızın konusu Hz. İbrahim ve onun şehri tabir edilen Urfa şehri olacak.



Bazı şehirler vardır zaman orada durmuştur, kim şehirler de Urfa'daki gibi zaman ve mekan algısından kopmuş ve adeta donmuştur.


Ne demek istiyoruz bununla;


Açalım.


Bazı şehirlerin tarihinin durmuş olduğunu ve


aynı dairesel döngüde devran etmekte olduklarını gözleriz.


Bir zaman diliminde takılmışlardır.


Aynı bizler gibi.


Kimi şehirlerin ise Urfa gibi zaman ve mekan algısından kopmuş Nev-i Şahsına münhasır

tarih içinde atlamalar yaparak istediği zaman dilimine geçebildiklerini ve o zaman diliminin en sıradan parçası gibi durduklarını gözlemleriz.


Bu zamandan ve mekandan bağımsız olma durumu bu şehirlere olan ilgiyi artırır ve bu şehirleri dünyanın dört bir yanından gelen turistlerin, gezginlerin, yolcuların, cazibe merkezi haline getirir.


Bu sahneye bir de üç büyük Semavi dince kabul gören Hz. İbrahim'in doğduğu şehir olarak

kabul edilmesini de eklediğimizde Urfa'nın neden bu denli ziyaret edildiğini daha da kolay anlarız.


Masalların mesellerle karıştığı, dinsel anlatıların şimdilerde tarih ve arkeoloji ile harmanlandığı zamanlardan geçiyoruz.


İnanma ve iman etmenin, akıl ile idrak aşamasına geçmeye başladığı bir çağda

en çok ilgi uyandıran hikayelerden birisidir Hz. İbrahim'in hikayesi.


Habil'in karşısına Kabil'in koyulduğu günden bu yana,

Hz. Musa 'nın Firavun' la giriştiği mücadele gibi

Hz. İbrahim'in Nemrut'la giriştiği mücadele de tarihin en ilgi çekici ve

en kilit konularından biri olagelmiştir.


Bu tarihsel, mitsel anlatının görselliğe dönüştüğü bir mekan olarak da İbrahim Makamı

ve Urfa şehri bir film platosu gibidir adeta.


Urfa kalesinde bulunan iki Roma dönemi sütun Hz. İbrahim'in ateşe atıldığı mancınıklara,

Ateşin toplandığı alan balıklı göle ve odunlar ise balıklara dönüşmüştür.


Yerli ya da yabancı bu mistik ortama girip de etkilenmeyecek olan yok gibidir.

Her bünyede farklı bir etki bırakır.


Üç büyük Semavi dinde de çok büyük bir yeri olan öncü bir peygambere ev sahipliği yapar.


İbrahim Peygamber , Abraham , Avram , kimileri Brahma'ya kadar götürür.


Bizde, sizde, onlarda ne derseniz deyin , kendinizi nereye koyarsanız koyun

yadsınamayacak bir tarihsel anlatıdır karşınızdaki.


İnanmayarak dahi inanmamakla bir parçası olursunuz.


Ateşe düştüğü nokta İbrahim Makamı olarak bilinir Urfa'da.


Hz. İbrahim bir büyük peygamber, bereketli, cömert ve zengin sofralarıyla anılır tarih boyunca.


Eşleri Sara ve Hacer ve oğulları İshak ve İsmail ile nice anlatıyla bugüne uzanır.


Hz. İbrahim'in makamı başlı başına MAKAMSIZLIKtır değerli dostlar.


Manasında derin anlamlar barındıran bir makamsızlıktır.


Bazı tanımlar yakıştırılsa da,


tanımların hiçbirisi onun kendisine biçtiği gömleğe


sığıcı değildir.


Ne üç dine sığar ne ırka ne dile bakar, ne kültür tanır.


İbrahim dostla dost olmuş,


Aradığını bulmuşlardandır.


Ateşi suya , öfkeyi ve kini barışa ve dostluğa çeviren en eski dua onun duasıdır.


İnsanın insan olma yolunda geçtiği duraklarda ilk put yıkıcıdır.


Zenginlik putunu, ırk putunu, tanrı putunu, kral putunu ,atalar putunu


Bilinmezlik , görünmezlik putlarını kırarak halkının korkulardan ve dolayısıyla


ateşten azade olmasını sağlamıştır.


Tek kişilik bir Ümmettir der tanımların birisi de.


Bütün eksik tanımları birleştirdiğimizde


anlarız ki, İBRAHİM bir makam değil,


Makamsızlıktır.


Kendi yokluğunda varlığını bulmaktır.


Irkıyla, soyuyla, diniyle böbürlenmenin sonudur


İbrahim olmak.


Nemrut'un kafasının içinde bir sivrisinek olup onu deli divane eden zihni ve düşünceleri


O'nu ikilik ateşinde yakarken,


İbrahim hiçliğinin ve yokluğunun idrakiyle aynı ateşten münezzeh olmuş,


Ve Birlik (Tevhid) Peygamberi olarak bilinmiştir dünyada.


Tekrar-ı Ahsen


velev ki yüz seksen demiş eskiler


Bilindiği gibi Hz. İbrahim'in bir makamı yoktur aksine;


Bilinci ve idraki onu makamsızlığa getirmiştir.


Ve böylelikle diyebiliriz ki yine İbrahim olmak


İkilik ateşinden çıkarak kendisini hiç yoktan var etmektir.


Ötelerde aradığını kendisinde bulmaktır.


İbrahim olmak malıyla, evladıyla, zenginliğiyle değil,


yalnızca fakrıyla , yokluğuyla


övünen Hz. Muhammed bilincine giden yolda en sağlam köşe taşlarından biridir.


Hiçbir öğreti İbrahim'den geçmeden edemez,


İbrahim olmak kendini bilmektir.


Kendisini ve Rabbini bilenlerden olmaktır.


İbrahim olmak , makamın makamsızlıktan


Varlığın yokluktan geldiğini bilmektir.


Balıklı gölü gezmeden bir de buradan bakabiliriz belki bu zengin tarihsel hikayeye.





Bir başka yazıda ve bir başka şehirde buluşmak üzere


Kalın sağlıcakla...

























17 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Post: Blog2_Post
bottom of page