En son Adana’ya ne zaman gittiniz bilmiyorum,
Ama ben,
Annemin karnından dünyaya geldiğim ilk gün oradaydım.
Bu şehir sıcaktır, insanı da havası gibi sıcak ve neşelidir.
Hemen sarıp sarmalar sizi.
Dost canlısıdır.
Şiiri adamakıllı şiir, sineması değme sinemaya taş çıkartır.
Romanı, hikâyesi deseniz anlatmakla bitmez.
Efsaneleri, masalları alır götürür sizi.
İster yazın, ister kışın, ister baharda,
Hangi mevsim giderseniz gidin;
Gelen, sıcacık bir merhabayla karşılanır,
Giden de samimi bir Allahaısmarladık ile uğurlanır.
Çay bardağında rakı ile sarma tütün içilir, şalvar giyilir.
Sabah, öğle, akşam kebap yenilebilir, şalgam içilebilir.
İsteyen Rock müzik yapar, isteyen pop müzik dinler.
Ama vazgeçilmezi Ferdi’dir, Orhan’dır, Müslüm’dür.
Adana’da Baba denildiğinde aklınıza bunlar gelir.
Bir de Yılmaz Güney, bir de Yaşar Kemal, bir de Orhan Kemal.
Sabrın, inadın, bereketin toprağı Çukurova.
Ve onun kabına hiç sığamayan asi çocuğu, Adana.
Yolları, köprüler, kiliseleri, camileri, okulları, türküleri,
Hep isyankar, hafif hüzünlü, biraz pişmanlık, biraz öfke,
Ama çokça yalnızlık gezer eski dar sokaklarında.
Seyhan öyle bir akar ki şehrin içinden,
Bu tarihe tanıklık eden benim diye konuşur ,
Taş köprüden gelip geçenle.
İskender’in de, Darius’un da orduları,
Ben istemesem zor geçerlerdi der gibidir binlerce yıldır,
Asya’dan Avrupa’ya, Avrupa’dan Asya’ya.
Adana büyük olduğu kadar, güzel, güzel olduğu kadar yalnızdır,
Ve biraz da yanlış ve çokça yanmış .
İnsanı yanıktır, sevdası yanıktır, şarkısı içlidir.
Sokakları boğma rakı kokar ama insanı korkusuzdur.
Tarihiyle gurur duyar Adanalı.
Cesaretiyle övünür, pamuğu yumuşak , soğanı tatlı,
Karpuzu kıpkırmızı, portakalı neşeli.
Yenisi yenidir, lüksü lüks, kahvesi yandan çarklı.
Baraj mahallesinde kızlar şortlu, mini etekli, delikanlılar uzun saçlı ve rakçı.
Bir de karnavalımız var şimdilerde,
Portakal çiçeği festivalinde şehir turuncuya boyanır,
Yeni mekanlar, müzeler, barlar, kebapçılar,
Meyhaneler envayi çeşit insanla dolup taşar.
Coşku, müzik, hareket, eğlence;
Her yerde bir karmaşa,
Böylesi Adana’ya yakışır.
Seyhan’da gondol,
Büyük saatte kebap,
Ulu Cami medrese’de ney sesleri.
Eski Adana’yı arıyorsan Tepebağ evleri,
Klasik istiyorsan Ulu Cami,
Balık yiyeceksen Yumurtalık,
Serinleyeceksen Tekir yaylası.
Değerli Dostlar,
Şimdilerde Adana bildiğiniz Adana değil.
Adana bir büyük şehir, bir metropol, içinden Karnaval geçen bir şehir.
Gitmediyseniz gidin.
Görmediyseniz görün.
Ama acele edin.
Sıcaklar tam basmadan,
Şehir sıcaklardan yanıp kavrulmadan.
Tam da bu zamanlar…
Commentaires