top of page
LİKYA YOLU ROTASI.jpg

LİKYA YOLU ROTASI 

likya yolu harita.jfif
patara_likya_uygarligi_5.jpg
IMG_20200712_200826.jpg
patara antik kenti.jpg
müze.jpg

 Kültür yolları geçmişte yaşamış uygarlıkların ulaşım, ticaret, göç, inanç gibi farklı amaçlarla kullandığı güzergâhların, günümüzde doğaseverlerin ve gezginlerin tekrar yürüyebilmeleri amacıyla düzenlendiği rotalardır. Bu rotalardan biri de Ölüdeniz’den Antalya’ya kadar uzanan 535 km uzunluğundaki “Likya Yolu”.

Doğal güzelliklerle tarihin, dağlarla denizin, yeşille suyun buluştuğu ışık ülkesi anlamına gelen Likya'da hem doğayla daha fazla zaman geçirmek, hem de Akdeniz'i doyasıya yaşamak isteyenlere Kate Clow tarafından 1999'da hizmete açılan muhteşem bir rotadır. 25 Antik şehirden geçen yürüyüş rotası ülkemizin belli başlı kültür hazinelerinden biridir.  

Dilerseniz önce Likya Uygarlığına  şöyle bir bakalım.

Günümüzde Teke Yarımadası olarak adlandırılan, Antalya ile Fethiye körfezleri arasındaki Akdeniz’e uzanan yarımada antik coğrafyada Likya olarak adlandırılmıştır.

Likya Roma’dan İ.Ö. 167 yılında özgürlüğünü almıştır. Bu dönemde başkent Ksanthos olmak üzere 23 şehrin “Likya Birliğini” oluşturduğu ve birlik adına para basıldığı yazıt ve sikkelerden bilinmektedir. Strabon, Likya Birliğinin 6 büyük kentinin Ksanthos, Patara, Pınara, Olympos, Myra ve Tlos olduğunu belirtmektedir.

Birlik Roma İmparatorluğu Döneminde fonksiyonunu yitirmediği gibi bolluk ve refahın da en üst düzeyine bu dönemde ulaşmıştır. Şehir nüfusları 5.000 civarında olup bölge nüfusu 200.000 civarındadır. Sınırlar kuzeydoğuda Kaunos’u (Dalyan ) içine alacak şekilde genişlemiştir. 5. yy. ortalarında Likya Eyaletinin Konsül Valisine bağlı 34 kent sayılmıştır. Demre ve Kaş arasında kalan bölge Likya’nın en yoğun yerleşim görmüş kesimidir. Km2 başına neredeyse 30 yerleşim alanı düşmektedir.

Tunç Çağından itibaren bölgede görülen deniz ticareti, sonraki dönemlerde çeşitlenerek Roma ve Bizans Dönemine kadar sürmüştür. Mor boya, sedir ağacı, zeytinyağı, şarap, sünger Likya bölgesinin önemli yerel üretim mallarındandır. Antik kaynaklara göre Antiphellos ve çevresindeki çok kaliteli ve yumuşak sünger çıkartılmaktadır. Ayrıca gemi yapımında kullanılan Likya Bölgesi sedirlerinin kalitesi çok yüksektir.

Kendi dil ve alfabeleri ile tanınan Likyalılara ait yazıtların bir kısmı son yıllarda günümüz dillerine çevrilmiştir ki, bunların çoğu mezar yazıtlarına aittir.

Ayrıca 2020 yılı Likya Birliği'nin baş kenti olan Patara yılı edilmişti.

Günümüzden 5000 yıl önce bir kent hâline gelen Patara, Akdeniz kıyısında kendilerine özgü bir kültür oluşturan Likya Uygarlığı’nın en önemli kentlerinden biri. Likyalılarla ilgili en eski yazılı bilgilere Mısır ve Hitit kaynaklarında rastlanıyor. MÖ 2000’li yıllara dayanan bu kaynaklarda “Luka” ya da “Lukka” adlı topluluklardan söz ediliyor ve Hitit Kralı Suppliluluma’nın MÖ 14. yüzyılda “Likya Devleti”ni fethettiğinden bahsediliyor. Ayrıca MÖ 1280 yılında Mısırlılar ve Hititler arasında imzalanan ve tarihteki ilk yazılı antlaşma olan Kadeş Antlaşması’nda bu bölgede yaşayan topluluklar “denizci Lukka halkı” olarak tanımlanıyor.

Patara Antik Kenti, arkeolojik ve tarihsel değerlerinin yanı sıra caretta caretta olarak adlandırılan deniz kaplumbağalarının milyonlarca yıldır yumurtalarını bırakıp yavruladıkları ender sahillerden birine sahip olması ile de ayrı bir önem taşıyor.

Likya Yolu güzergâhının yakınlarında bulunan Patara Antik Kenti, bu özelliğiyle doğaseverlerin uğrak noktalarından biri.

Rotanın tümünü tamamlamak yorucu olabilir. Ancak bu yolculuğun size her adımda büyük bir keşif yolu açacağını biliyor ve bu rotayı şiddetle tavsiye ediyorum.

Yolun detaylarını içeren pek çok rehber kitap bulabilirsiniz. 

Kate Clow'un LİKYA YOLU rehberini öneriyorum.

Aşağıdaki bağlantıda google üzerinden 25 gün süren  tüm yürüyüş rotasını görebilirsiniz.

https://www.google.com/maps/d/edit?mid=1AvU7GNqfLcq8Y-NJlagol8HyrGHKV4ud&usp=sharing

patara.jpg
olimpos.jpg
IMG_20190125_154229.jpg
bottom of page